Şinci başta niyetim bu iki strateji oyununu kapıştırmak değildi elbet... Lakin age of ilk oynadığım oyun olduğu ve ikisi de aynı tür olduğu için ister istemez age of la kıyaslama durumları oldu içimde hep...

İlk oyunumu 8-10 yaş arası bi yerlerde evde bilgisayarın olduğu ama henüz internetin olmadığı - olmasa da sanki bi bok varmış gibi her gün itinayla açılır paintte kek pasta falan çizilmeye çalışılır tek eğlence- zamanlarda microsoft 98 cd si içinde age of empires 1 demo oyunu vardı. İşte böylece bilgisayar oyunlarıyla ilk tanışmam böyle oldu. (counter half life falan hiç girmiyom oralara) Bu yüzden age of un yeri bende ayrıdır. İlk oyunun o sevimliliğini, işçilerimin o mavi donunu, papazımın asasını ve iyileştirirken hayayooo diye ses çıkarışını unutmam hele arkada dım tım dım tım gelen oyun sesleri şuan çok nostaljik geliyor... Ha birde maviş dört tekerlekli seksi mancınıklarım yok mu bayılırdım....



Bir konuda çok iyi bilginiz yoksa o konuda konuşmamayı tercih edin. Zira kavram ayrımı yapamayan insanlara hep gıcık olmuşumdur. Manga ve çizgi roman apayrı iki dünyadır. Elbetteki benzerlik ve farklılıkları bulunmakta ve hangisinin daha iyi olduğu da göreceli bir durumdur.

Mangalardan hep bahsettim, okuduklarımı söyledim, yorumladım lakin şimdiye kadar çizgi romanlardan hiç bahsetmedim. Çünkü daha önce hiç çizgi roman okumadım. Bunu bir kayıp olarak görüyor muyum? Evet görüyorum.

Dediğim gibi çizgi romanlarını okumadığım için sadece filmden yola çıkarak Batman'ı yorumlamak zor olacak. Onun için sadece film üzerinden gitmeye çalışarak yorumda bulunacağım.



Temanın son rütuşlarınıda attığıma göre artık bir geri dönüş yazısı yazabilirim. Görüyorsunuz ya o kadar dengesiz ve düzensizim ki sürekli bir şeyleri değiştiriyorum. Bu bendeki asla tatmin olmama duygusu...

Şimdi madem ki uzun bir aradan sonra geri döndüm elbetteki bende bir kaç değişim oldu. Bu değişimi bloguma da yansıtmalıydım. Değişime blogun adını ve biraz içeriğini değiştirerek başladım. bendeherseydenbirazvar başlığını seçmem zor olmadı zaten beni çok yansıtan bir cümle. Yemede içmede müzikte filmde kısaca türleri olan aklınıza gelen her şey de seçici değilimdir bu da bende her şeyden biraz var olduğu anlamına geliyor. Türler arasında istisna var tabi ve sevme derecesi...

Baktım benim bu deli  aklım sabit bir konuya işlemeyecek (anime ve manga gibi) her konuda yazmak istiyorum genişlet anasını satiim blogu dedim ve yaptım. Sade olduğunu düşündüğüm bir tema da seçtim umarım beğenmişsinizdir. Yukarıda da gördüğünüz gibi Uzakdoğu, Müzik ve Film başlıklarını açtım şimdilik bu kadar ilerde ne olur bilmem yerimde duramıyorum ben görüyorsunuz..

Yenilikleri anlattıktan sonra yokluğumun sebeplerine gelelim..Elbetteki bu sebeplerin başında klasik öğrenci olma sorunu geliyor. Sınavlar, dersler falan... İyi de kardeşim hiç mi bloguna girip şöyle bir bakmadın iki çift laf etmedin diye soracaksanız etmek istedim işte ikince sebepte bilgisayarımın bozulmasıydı. Uzun bir süre yoksulluktan yaptıramamış bir kenara bırakmıştım zavallıyı ama işin içine proje ödevlerim girince Yeteeeer! bana bi bilgisayar lazım!! diye isyan bayrağı çekince -bilgisayarı ikinci bozuşum olduğu için- ailem istemeye istemeye bu son diyerek verdi parayı bende yaptırdım.

Hala bir otaku olmaya çalışıyorum elbette ama bunun yanında düzenli film izlemeye de devam ediyorum. Her gün bir kaşif edasıyla yeni müzikler keşfetmeye de.. Kitaplarım baş ucumda zaten. İşte keşfettiğim takip ettiğim her şeyi yazmaya karar verdim.

Bir hatırlatma yapayım 14-23 Ocakta finallerim var bu da demek ki 7-23 Ocak tarihlerinde benden pek bir şey göremeyeceksiniz.

Benden şimdilik bu kadar.. Ha bi de bugün doğum günüm işte öyle...




Adı: Fruits Basket
Tür: Shoujo, Dram, Romantizm, Doğaüstü Güçler
Çıkış Tarihi: 1998
Bölüm/Cilt Sayısı: 136/23
Mangaka: Takaya Natsuki
Comic: Hana to Yume

Eğer böyle anime ve mangalarla ilgili bir blogum varsa kesinlikle Fruits Basket'e yer vermeliydim ve baş köşeye koymalıydım... Çünkü bu manganın bende yeri o kadar ayrı ki anlatamam.. Kimilerine klasik bir shoujo gelebilir hatta o kadar klasik gelebilir ki "olum bizim yeşilçama at koyun öküz eklemişler bu çıkmış işte" diyebilirsiniz. Öle deel işte lağğnn!!

Anime izlemeye başladığım ilk yıllardı. Orta okula gidiyor matematikten nefret ediyor derslerimi iplemiyordum. Hep "benden bi bok olmaz" diye geziyordum. Tek eğlencem animeydi bir içki gibi tüketiyordum onu... 

İşte böylece ilk olarak Fruits Basket'in animesini izledim. Yorum yapmadan önce manganın konusundan bahsetmek istiyorum.
Haydaa bireeee!!!! Efenim mim olayının henüz nasıl işlediğini tam anlamış değilim ama ben şöyle kafama göre edeyim sunayım olursa amenna olmazsa yapcak bişi yok. Bu ilk mimim olacağı için görmezden gelmeyin ağlarım asfsdf

Başlıktan da anlaşılacağı gibi favori animelerinizi isteyeceğim. Aslında 2012 sonbahar sezonu olarak sınırlandıracaktım ama henüz herkes sezonun tüm animelerini izlememiştir diye genel olarak soracağım. Listeyi istediğini kadar uzatabilir, tür ekleyebilirsiniz ^^

İşte benim favorilerim!!

Shoujo / Romantizm / Komedi

Kaichou wa Maid-sama
Lovely Complex

Shounen / Aksiyon / vs

Naruto
Code: Breaker
Death Note
Ao no Exorcist

Seinen / Aksiyon / vs

Hellsing
Elfen Lied

Gören isteyen alsın yazsın sorun değil mimi postaladığım isimler de şizofren ninja, küçük filozof, ya leyl

Ha bi de bu işi doğrumu yaptım biriniz söyleyiverin assdf bu mim önceden yapılmamıştır umarım ay çok tedirgin oldum -_-



Adı: Btooom!
Tür: Seinen, Yetişkin, Aksiyon, Bilim Kurgu
Çıkış Tarihi: 4 Ekim 2012
Bölüm Sayısı: 12
Stüdyo / Yapımcı: Madhouse StudiosSentai Filmworks
Orijinal Eser / Mangaka: Inoue Junya

2012 sonbahar animelerinden biriyle daha karşınızdayım. Biri adaleti kendi sağlar, acımadan yakar. Diğeri hayatta kalmak uğruna bile olsa yeteneğini kullanamaz. Code: Breaker da kahramanımız Ogami Rei acımadan  suçluları yakarken btooom! da ise bilgisayar oyununda harikalar yaratan ve dünya listelerine giren Sakamoto gerçek hayatta sağ kalması gereken ada da kimseyi öldüremez.

Sword Art Online dan sonra bir gerçek hayata uyarlanmış oyun konusuyla daha karşılaşıyoruz ama bu sefer daha acımasız, daha gerçekçi ve daha sert. 
Oi minna!

Rosario-chan'ın 1 haftalık arasından dolayı (sadece 1 adet tweet attı gitti zaten , kızacam sonra) blogda at koşturmaya karar verdim. Scripti falan vardır şimdi bunun, mouse yerine koşan at yapabilirim her an.

Neyse efenim, animeye yeni başlayacaklar için ya da başlamış ancak neyin ne olduğunu tam bilmeyenler için bi ufaktan eğitim yazısı yapayım dedim. Bugünu yarı oryantasyonla yarı muhabbetle geçicem, çünkü herhangi bir planım yok, allah ne verdiyse ordan yürüyeceğim öyle kendi gününde kendi saatinde yazı çıkacak, şu kadar bölüm olacak olayı olmayacak maalesef. Can sıkıntısının beynimde yaptığı motorize etkiyi kullanarak 2. bölümde herşeyi yazıp bitirebilirim, he canım sıkılmıyor mu 423423 bölüme kadar yolu var. (Oda-san'a özenicem yani böyle olursa!)